
70 gün - yerin 700 metre altinda - Jimmy Sanchez 19 yaşında. Mario Gomez : 63. Onlar 33 kişiydiler ve rakamlar çok şey anlatır. Rakamlar tesadüf değil.
Bu trajedi, bir ülkeyi tüm renkleriyle birlikte, öylesine
birleştirdi ki, binlerce kilometre uzaktayız diye sakın ola ki sıradan
bir kurtarma operasyonu deyip geçmeyin.
Britanya alışkanlıklarımdan biri de "The Guardian" gazetesidir. Öyle bir başlık atmış ki gülümsemek zorundasınız :) Big Brother ! But this time, we care !
(69 gündür canlı yayında, tıpkı biri bizi gözetliyor programı gibi
herşeylerine tanık olduk. O popüler programlardan tek farkı, bu defa
neler olacağını umursuyorduk - İngiliz humour'u. Hem de en iyi
haliyle...
Günlerce tasarlanan, nihayet üretilen ve 33 kişiyi teker teker
yerin altından gökyüzüne kadar taşıyan şu kapsüle "Anka kuşu" adını
verdiler. Neden biliyor musunuz ? Efsane der ki: Anka kuşu, 30 kuş'tan
bile büyüktür. Kendi inançlarına göre, 33 madenciyi ancak bir anka kuşu
kurtarabilirdi. Bir kapsüle verilen isim bile tesadüf değil.
Şili'nin
cumhurbaşkanı Sebastian Pinera'nın, yeniden hayata dönen ilk madenci
Florencio Avalos'a sarıldığı an'ı da "The guardian"da gördüm. Öyle
göstermelik bir sarılma değil. Gerçek bir kucaklama. (Bir ülkenin en
güçlü insanlarından biri, o an'ın içinde en güçsüz ama en gerçek
insanıyla aynı karede. Yo. Hayır. En güçlü derken başkanı kast etmedim.)
...O ülkenin en güçlüsü, şüphesiz Luis Urzua idi. (isimleri
geçiştirmek istemiyorum çünkü onlara madencilerden biri demek olmaz) O,
33 kişilik grubun lideriydi. Umutsuzluk ya da depresyon adamlarını
yokladığında bir tek fire bile vermedi. Aydınlıkta üstlendiği görevi
karanlıkta da sürdürdü. Ve tıpkı bir geminin kaptanı gibi, en son adamı
aydınlığı görene kadar gemisini terk etmedi. Kapsüldeki en son madenci
o'ydu.
ne kadar anlamlı ki, her yazı gelip gelip "liderlik"te
son buluyor. Hiç kimse oturduğu koltuğa tesadüfen oturmuyor. Bir
Cumhurbaşkanıysa lideriniz, sarılmasını bilecek. Küçük bir madenci
grubunun kaptanıysa lideriniz, gün gelecek, 30 kuştan büyük bir kuşun
üzerine binecek ve bu sabah tüm dünyayı feth edecek.
Hayatımda
ilk defa, bir yazıyı düne kadar adını bile duymadığım bu çok özel
insana hediye ediyorum. Luiz Urzua : "No hay mal, que dure cien anos"
...ama bu bile bir tesadüf değil.