
Hikayeyi bilmeyen var mıdır acaba ? Hepimiz en az bir kere duymuşuzdur. Bir yerlerde okumuşuzdur. Belki de bir filmi çekilmiştir, seyretmişizdir.
Ben çocukken okumuştum mesela. Renkli, kocaman resimleri olan, bir kaç kalın sayfalı, zengin bir çocuk kitabını gözlerimin önüne getirebiliyorum. Lakin aynı hikayeyi, Cuma günü, başka bir lisanda dinledim ve ...ne bileyim işte... buraya da taşımak lazım sanki.
...
Fareli köy, aslında mutlu bir köymüş biliyor musunuz ? İnsanların huzur ve refah içinde yaşadığı, cennet gibi bir beldeymiş. Sonra rehavet çökmüş. Eğlence, boş vermişlik, sıradanlık yapışmış yakasına ve bu köy eski günlerine geri dönsün diye, küçük bir fare çıkagelmiş. Derdini anlatamamış malesef. Bu yüzden bir kaç arkadaşını daha getirmiş yanında. Olmamış, bir kaç tane daha. Gene olmamış, tanıdığı bütün fareleri çağırmış. O köy, mutlaka eski günlerine kavuşmalıymış çünkü...
Her yer fare dolmuş. Köy ahalisinin rahatı bozulmuş. Eğlenecek, gezip tozacak tad kalmamış. Köyün valisi çare arar olmuş. Derken bir kavalcı çıkagelmiş. "Kolay" demiş. "Ben bunları alır giderim. Ama sonra, ben de sizden bir şey isterim"
"Ne istersen" demiş vali. "Yeter ki kurtar bizi bu illetten."
"100 altınınızı alırım" demiş kavalcı. Yani demiş: bu rehavetten, sıradanlıktan, boş vermişlikten kurtulmalısınız. Söz verin bana. Bu kadar umursamaz olmayacaksınız fareler gittikten sonra. Bu kadar eğlence düşkünü, bu kadar duyarsız, bu kadar bencil olmayacaksınız artık.
"Tamam" demiş vali. Tüm köy halkı adına bir kontrat imzalamış. "Sen bizi kurtar, biz sözümüzü tutacağız."
Kavalını eline almış, çalmaya başlamış. Bütün fareler arkasından gitmiş. Köy tertemiz olmuş. Geri dönüp altınlarını istemiş. "Kontratınız var" demiş. "Sözünüzü tutma zamanı"
Vali burnunu bükmüş. "Yani..." demiş. "Pek de bir şey yapmadın doğrusu." "Bilseydik basit bir mırıldanma ile yok olacaklarını, kendimiz de becerirdik bu işi. Bu yüzden, bu kadar ağır bir bedel isteme bizden"
Kavalcı, kontratına sahip çikmayan bir halkla karşı karşıya kaldığını anlamış. "Peki" demiş. Gülümsemiş. Gece olmuş. Herkes uykuya dalmış. Kavalını bir kez daha üflemiş. Ve köyün bütün çocuklarını alıp götürmüş.
...
"Çünkü" dedi bunu anlatan - ışık saçan adam - "O, intikam almaz. Sen sözünü tutmadın diye fareleri geri göndermez. Bu defa çok daha değerli bir şeyini alır. Belki bu kez anlarsın ve sözünü tutarsın."