
Sıradanız biz. Yüzlerce,
binlerce, milyonlarca var bizden. Hiç bir özelliğimiz yok. Üç aşağı beş yukarı
aynı şeyleri yaparız.
Aşk, seçerse bizi... Yoktan var
edebiliriz ama. Herkes uyurken, gözlerimizi açabiliriz. Eski zamanlarda yaşayıp,
saklı kitaplarda yazılanları seyredebiliriz.
Aşk, seçerse bizi... karanlık bir
salona girip her yeri aydınlatabiliriz.
Çok uzun bir günün sonunda,
ayakta duracak halimiz yokken, hatta çoktan yatağa girmiş, en derin rüyalarda
kaybolmuşken, sırılsıklam aşık olduğumuzdan bir telefon gelse, üşenmez kalkarız
biz. En güzel giysilerimizi giyer, arabamıza atlar gideriz biz. Aşk varsa
hayatımızda... Yorgunluk, tembellik nefes alamaz artık. Biz, herkesin uyuduğu
saatlerde, yepyeni bir gün var ederiz.
Biz, kitaplarda anlatılanız. Uğruna
şiirler, şarkılar yazılanız. Aşk, seçmişse bizi... Muhteşem, müthiş, kusursuz
olan’ın halifesi oluruz biz. Bir halife gibi giyinir, o’nun gibi gülümseriz.
Hataları affeder, kimseye küsmez, darılmayız biz. Aksilikler yoktur hayatımızda.
Kötülük dokunamaz bize. Hainlik... aşk ateşinin içinde yanar, biter, kül olur.
Aşk... bir gün çekip giderse
ama... Terk ederse bizi, ilahi ışığını alırsa üzerimizden... Karanlık çöker ruhumuza.
Sıradanlık böyle bir şeydir işte. Neler olduğunu fark edemeyiz. Kalabalığın
içinde yalnız, zenginliğin içinde fakir, yağmurun altında kupkuru kalırız.
Aşk, gülümsemezse ruhumuza...
Sıradanız biz. Milyonlarca var bizden.