
Her an'ın içinde, sayısız olasılık vardır. Bilinçli (ya da çoğu zaman olduğu gibi) bilinçsiz bir seçimle, birazdan hangi olasılığı kendi an'ımızın içine dahil edeceğimize karar veririz. Olaylar kusursuz ve önceden planlanmış bir düzen içinde üzerimizden akar giderken, hangilerinin bizi etkileyeceğini seçer ve bunun kendi dünyamızda hangi duyguyla eşleşeceğine karar veririz.
"Karar veririz" deyince kulağa otorite sahibiymişiz gibi geliyor ama, çoğu zaman kararı veren; genlerimiz, geçmiş deneyimlerimiz, korkularımız ya da arzularımız olduğuna göre, aslında otorite, pek de elimizin altında değildir. Karar... "biz"mişiz gibi yapar ve aslında kendiliğinden açığa çıkar.
Yağmur yağdığında evimizin içinde, sıcacık şöminenin başında bir kahve içiyorsak mesela, olay üzerimizden akar gider, küçük bir detay olarak hafızamızda kodlanır. Ama sağnak yağmurun altında, iş çıkışı bir taksi bekliyorsak, aynı olay, bu defa etkili bir anı olarak kodlanır.
O taksiyi beklerken ıslanır ve üşürsek, başka bir duyguyla eşleşiriz - sevgilimize sımsıkı sarılmış, bir şemsiyenin altında gülüşürken, üşüdüğümüzü dahi fark etmez, bambaşka bir duyguyla eşleşiriz.
Olasılıklar denizi'nde her şey "inanmak"la harekete geçer. "Olacak olan", trilyonlarca olasılıktan biriyken, inanç ile eşleşir, ayrışır ve doğmaya başlar. Milli Piyango'da büyük ödülü kazanan kişi, o bileti alırken bir çok adım atmış, bir sürü "tesadüf"le karşılaşmış olabilir. Ama ilk yaptığı şey, şüphe yok ki, kazanma ihtimaline inanmış olmasıdır.
Hz. Muhammed'in doğum günü olan bu gece, Mevlüd Kandili olarak tescillidir. Her bir sonraki an gibi, hepimiz için, içinde trilyonlarca olasılık barındırır. Bu uçsuz bucaksız olasılıklar denizinde, o'nun sıradan bir insan olduğuna, aydınlanmış bir insan olduğuna ya da bir peygamber olduğuna inanırsınız. Ya da o'nun var olmadığına, ya da tamamlanmış bir ruh olduğuna, bir Efendi olduğuna...
Neye inanırsanız inanın, inanma kararınız "siz"mişsiniz gibi yapar ama aslında kendiliğinden açığa çıkar.
İnanmayı (ya da inanmamayı) seçtiğiniz Muhammed değerleri, olasılıklar denizinden ayrışır ve sizi bir sonraki an'ınızın karşılıklarına taşır. Bu bir reflekstir. Birisi adınızı çağırdığında dönüp bakmak gibi bir şey. İsteseniz de aksini yapamazsınız. Kod'unuz böyle yazılmıştır.
Ben, (muhtemelen kod'um böyle yazıldığı için) var olan herşeyin, "bir insan" için var edildiğine inandım ve kalbimin derinliklerinde, o insan'ın adını çok eski zamanların birinde, Muhammed koydum. Bu yüzden bu gece önemlidir benim için. Her zerresinde, sadece ışık yıllarıyla ölçülebilen "bilgi" - "sevgi" ve "melek" olduğunu hissederim.
Önceden planlanmış kusursuz bir galaktik hayat, bütün detaylarıyla üzerimden akıp geçerken, bu geceyi, uyurken bile o'na gülümseyerek geçirmek isterim.
Kandiliniz kutlu olsun.