
Ben çok anlayışlı biriyim. (Ama çok yorgun düşersem, ya da uzun yoldan gelmişsem, ya da bütün gün bir şey yememişsem, ofiste işler karışmıssa, hoşlanmadığım bir telefon konuşmasına maruz kaldıysam, o kadar anlayışlı olamayabilirim. O günlerde "biraz da karşımdakiler" anlayış göstersin isterim.)
Ben özür dilemesini bilen biriyim. (Ama çok ileri gitmediyseniz, ya da aynı şeyi sürekli yapıp durmuyorsanız, özür dilemesini bilenin "ben" olduğumun farkındaysanız ve bunun yüce bir meziyet olduğunu idrak etmişseniz, bunu çok iyi yapabilirim.)
Ben susmasını bilirim. (Ama konuşacak onca şeyim varken sustuğumu görüp bana saygı göstermezseniz, sessiz kaldığım konuya aslında ne kadar vakıf olduğumu hissetmezseniz, susmasını bilmenin son derece zor bir kabiliyet olduğunu kabul etmezseniz, dudaklarımı oynattığımda bir es vermezseniz... konuştummu, doğduğunuza pişman ederim.)
Bencillik benden çok uzak bir illettir. (Ama şöyle bir dönüp hayatıma bakmazsanız eğer, Yaptıklarıma. Yazdıklarıma. Anlattıklarıma... Etrafınıza bir bakmazsanız, bencillikten ne kadar uzak olduğumu bir bakışta görmez ve derhal özür dilemezseniz, böyle bir şeyle beni suçlamaya cüret ederseniz, size bencilliğin ne demek olduğunu yaşatırım.)
Ben herşeyin doğrusunu bilirim. Ve bu satırları yazarken biliyorum ki, anlayışlı olan, özür dilemesini, susmasını bilen, gerçekten de bencil olmayan biri varsa hayatınızda... O ben değilim.
(*) "insanım. insana dair ne varsa yaparım" - W.Shakespeare