
Bir şirket sahibi misiniz ? Reklamcı ya da bir ürün müdürü ? Üst düzey, alt düzey fark etmez. İş hayatınızda sorumluluk sahibi misiniz ? Öyleyse en az "bir" markayla ilişki içindesiniz.
Bilmem kabul eder misiniz ? Markalar hakkında söylenebilecek onca şeyin başında "nefes aldıkları" gelir. Yaşayan, üreten, evlenen insanlar gibi - onlar da doğarlar, büyürler ve ölürler. Ama yaşadıkları süre boyunca korunmaya muhtaçtırlar - Her şeyin hızlandığı ve küçümsendiği bir dünyada, çok az yöneticinin odaklandığı bir konu.
Ben bir reklam ajansı sahibiyim, ve aynı zamanda bir marka danışmanı. Bazen iş adamlarına, politikacılara, kendi markasını yöneten, göz önünde insanlara kişisel danışmanlık hizmeti veriyorum. Ama uçakta karşılaşsak sizinle. Sorsanız bana ne iş yaparsın diye. Ben size "danışmanım" demem. "Gardiyanım" derim.
Büyük bir ihtimalle, meslektaşız sizinle. Aynı işi yapıyoruz biz. Siz kendinize satış temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, sanatçı ya da reklamcı deseniz bile, günün sonunda, attığınız her adım, temsil ettiğiniz marka için milimetrik ya da majestik bir etki yarattığı için, siz de bir marka gardiyanısınız. Ne kadar farkındaysanız, o kadar başarılı.
İnsanlar sevdikleri işi yapmalı derler. Aslında markalar, kendilerini seven yetenekli insanları bulmalı demeliler. Çünkü her marka, yetenekli bir gardiyanla büyür ve ona güvenirse eğer, herşeyini paylaşır.
Yeteneğiniz, geleceğe yönelik planlarınız, ay sonunda evinize götürdüğünüz maaşınız önemli tabi. Hiç kimse bunların önemsiz olduğunu iddia edemez. Buna rağmen kendiniz için bir iyilik yapmalısınız. İş hayatınız boyunca çatısı altında çalıştığınız markanın sahipleri, gözlerinizin içine bakıp bu soruyu hiç sormasa bile, siz kendi kendinize sormalısınız; Hergün kapısından içeri girdiğiniz yer için, gönüllü bir şovalye misiniz ? isteksiz bir koruyucu mu ?
İkincisiyseniz.. yapmanız gerekeni biliyorsunuz.