
Şu sıralar herkesin zamanı var. Öyleyse zamansızlık hakkında bir şeyler yazmanın tam zamanı.
Zamansız olmak, zamana saygısız olmak demek değildir. Dalıp gitmek, saatin kaç olduğunu umursamamak, zamanın göreceli olduğunu savunmak değildir. Bütün günü boşa geçirmek, bir an evvel netflix'in başına geçmek, karşına çıkan eğlenceli bir fırsatın peşinden sürüklenip sorumluluklarını unutmak, bilinçsizce kendini "akışa bırakmak" değildir. Bunlar... pek anlamadığın halde anlamış gibi göründüğün kadim bir felsefenin, hayatını maharetle tüketişine seyirci kalmaktır. Yazıktır...
Zamansızlık, büyük dikkatle açığa çıkar. Bitirdiğin her cümlenin ardındaki sessiz ve sakin bir nefestir. Kalbinin, mutlak güven içinde, sınırsız koruma altında yavaşça atmasıdır. Hiç bir konuda karar vermek zorunda olmadığını anlamak, kararın hizmetinde olduğunu bilmek, sana gelmesini beklemektir. Senden daha büyük bir sen için, derin sulara yer açmaktır, korkusuz olmaktır. Hallerinden biri, evreni her gözden seyretme halidir. Böyle durur zaman. Senin yaşlanmana, hücrelerinin yorulmasına, yavaşlayıp ölmene sebep olan "zaman" durduğu için... yaşlanmazsın... yorulmazsın... ölmezsin.
Zamansızlık… alemlerin içindeki sonsuz bilgiyi senin için bir alışveriş sepetinde toplar. Kuru toprağın içinde filizlenen bir tohum, dünyanın bütün sokaklarını göz açıp kapayıncaya kadar boşaltan bir virüs, bir anda temizlenen nehirler, akarsular, göller, sitemkar mesajlar, tutku dolu dokunuşlar, aniden iptal edilen bir işin böyle bir zamanda kazanılan yeni bir işle yer değiştirişi... senin için ne kötü bir şeydir, ne de iyi. Sadece deşifre edilmeyi bekleyen bir kod. Sana doğru akan ve tüm dünyanın sırlarını ayaklarının önüne seren sadık bir hizmetkar. Saf, altın bilgi.
Hallerinden biri, evreni her gözden seyretme halidir.