
School of Learning başlıyor. Hem de dördüncüsü. 32 misafirim var yarın akşam. Üstelik kalıya... bütün haftasonu burdalar. Kıbrıs'tan gelenler var, Ankara'dan, Kırklareli'nden. A. Evet. Bi de Mardin'den...
Özlem ve Eser günlerdir kapandılar. Kadınlar daima daha iyi hazırlanırlar. Serkan'la ben, yemekler yiyip, mesajlar atıyoruz birbirimize. Evlerimize kuryeler gönderiyoruz, değiş tokuş ediyoruz filmleri, notları, eski storyboard'ları. Aaron havaalanında, uçağını bekliyor. Bir kaç saat sonra katılır o da...
Diyeceğim... önemsiyoruz misafirlerimizi. seçilmiş insanlar bunlar, her biri altın değerinde.
Sadece ingilizce bilmedikleri için bizimle olamayacaklar var. Üzülüyoruz sessizce. Çünkü bu acımacız dünyada, yabancı lisan önemli işte. Adam Amerikalı. Anlattı mı anlaman lazım. Tercüme için vakit yok, sormak için vakit yok, "go" dedi mi gitmen lazım.
Haftalardır arkamızı toplayan Mustafa'ya, Yusuf'a, Kaan'a müteşekkiriz tabi ki. Herşeyin görünen yüzünü bize hediye eden, ve o muhteşem logomuzun yaratıcısı Tolga'ya her fırsatta söylüyoruz "müthiş" olduğunu. En olmadık isteklerimizi gönderip, acaba ne diyecek diye merakla beklerken "I'll think of something" deyişi, bilgi arsızı yapıyor bizi.
...ve bütün bunları, böylesine bir stil içerisinde yapabilmemize olanak sağlayan HP'ye, sadece bir müşteri olmadıkları için öylesine çok dua ediyoruz ki, sakın şaşırmasınlar; 10 yıl değil 100 yıl kalırlarsa o listenin en tepesinde.